Muhtemelen bu sayfada yer alan yazıları herhangi herhangi bir sorun yaşamadan, akıcı biçimde, okuduklarınızı kolayca anlamlara dönüştürerek okuyorsunuz. Aynı zamanda da disleksi ile ilgili bir konuya ilgi duyuyor olmalısınız. Konuya girmek için harika bir fırsat! “Bu yazıyı okurken zihninizin arkasında, siz farketmeden işleyen otomatik mekanizmalar neler?” ya da “Okuma yazmayı öğrendiğiniz süreçte ne gibi beceriler edindikten sonra akıcı bir şekilde okumaya başladınız?” Hatta sözü çok uzatmadan asıl konuya da gelebiliriz: Disleksiye sahip çocukların okuma becerilerini nasıl geliştirmeliyiz?
Okuma göründüğünden daha karmaşıktır
Okuma öğrendiğiniz dönemde yaşadığınız zorlukları hayal edin. Aslında okuma eylemi göründüğünden daha zor, karmaşık ve zihinsel anlamda yorucu bir süreçtir. Zihnimizin esnekliği, zaman içerisinde edindiği beceriler ve geliştirdiği stratejiler ile okuma yazmayı sıradan bir eylem haline getirir. Öyle ki, okuma bizim için çaba gerektirmeyen, bilinç dışı bir şekilde gerçekleştirdiğimiz bir şey olmuştur artık. Yolda yürürken bir tabela, bir plaka, ya da bir dükkanın ismi siz istemeseniz de gözlerinizden zihninize akan verilerin işlenmesi ile anlamlı sözcüklere dönüşür. Peki ya disleksiye sahip bir çocuk için süreç böyle mi işler? Cevabımız ne yazık ki hayır.
Kimi kuramlar disleksiyi beynin kimi becerileri otomatik bir şekilde yapamıyor olması ile açıklamışlardır. Her ne kadar zihnin bu otomatizyon yeteneğinin daha çok motor becerilerde (örneğin araç kullanırken tüm işlemleri düşünmeden yapıyor olmamız, ya da futbol oynarken bize doğru atılmış bir pası gole çevirmemiz) ortaya çıkan bir yetenek olarak düşünülse de beynimizin birçok iş ve işlevde bu beceriyi kullandığını söylemek mümkündür. (İlgili kişilere kitap önerisi: Incognito – David Eagleman)
Scarborough’a göre okuma birçok alt öncül beceriyi içeren kompleks bir süreçtir. Bireyin akıcı bir okuma yapabilmesi için bu becerilerin birbiri ile uyum içerisinde gelişmesi ve bu becerilerin süreç içerisinde aktif bir biçimde kullanılması gerekir. Scarborough bu önkoşul becerileri dili kavrama ve kelime tanıma olarak iki ana başlığa ayırmıştır. Dili kavramaya ilişkin beceriler stratejik biçimde gelişirken, kelime tanımaya ilişkin beceriler otomatik bir gelişim gösterir. Halatın üst kısmını oluşturan dili kavramaya ilişkin beceriler okuduğunu anlamaya katkı sağlarken, kelime tanımaya ilişkin beceriler ise çocuğun kelimeleri seslendirmesine katkı sağlamaktadır.
Dili Kavrama | Kelime Tanıma |
Ön bilgiler (olgular, kavramlar vs.) | Sesbilgisel farkındalık (heceler, fonemler vs.) |
Kelime Dağarcığı | Çözme -Yazı Farkındalığı (alfabe, hece-ses ilişkileri) |
Dil Yapıları (sözdizim, anlam vs.) | Bakış ile tanıma |
Sözel muhakeme (çıkarımlar, metaforlar vs.) | |
Okuma-yazmaya ilişkin bilgiler |
Disleksiye sahip olan çocuklar ile çalışırken nasıl bir yol izlemeli?
Yukarıda bahsettiğimiz üzere, okuma eylemi göründüğünden daha karışık bir eylem. Disleksiye sahip olan bireyler söz konusu olduğu zaman ise durum çok daha karmaşık hale gelebilir. Bu sebeple disleksiye sahip olan bireylerin okuma-yazma öğrenme süreçlerinde çok iyi bir planlamaya gereksinim olduğu aşikar.
Scarborough’un halat kuramı şüphesiz ki disleksiye sahip olan bireylerin desteklenmesi gereken tüm yönlerini göstermiyor. Ancak okumanın alt boyutlarını ortaya koyması ve özellikle bireyin güçlü-zayıf yönlerinin belirlenip, bir müdahale programı geliştirilmesi açısından oldukça önemli.
Kaynaklar ve İleri Okuma:
Akoğlu ve Turan (2016), Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Erken Okuryazarlık ile İlgili Görüşleri ve Staj Uygulamaları, Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD) Cilt 17, Sayı 1, Nisan 2016, Sayfa 241-261
Hollis S. Scarborough, Connecting Early Language and Literacy to Later Reading (Dis)abilities: Evidence, Theory, and Practice, Approaching Difficulties in Literacy Development: Assessment, Pedagogy and Programmes
Merhaba yetişkinlerde disleksi nasıl fark edilir ve şüphelenilmesi durumunda hangi kuruma başvurulmalıdır